Obezite Nedir?
Obezite, vücutta sağlığı olumsuz etkileyecek düzeyde aşırı yağ birikimi ile karakterize kronik ve sistemik bir hastalıktır. Sıklıkla yalnızca estetik bir problem olarak algılansa da, obezite endokrin, metabolik ve inflamatuar mekanizmaları etkileyen ciddi bir tıbbi durumdur.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), obeziteyi vücut kitle indeksinin (VKİ) 30 kg/m²’nin üzerinde olması olarak tanımlar. Günümüzde dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri obez sınıfındadır ve bu oran her geçen yıl artmaktadır.

Obezite, yalnızca kilolu olmak anlamına gelmez. Tip 2 diyabet, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, polikistik over sendromu gibi hastalıkların gelişimine neden olarak, erken yaşta ölüm riskini ve yaşam kalitesinde ciddi düşüşü beraberinde getirir. Ayrıca bazı kanser türleriyle de ilişkisi gösterilmiştir.
Obezite Neden Bir Hastalıktır?
- Genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı multifaktöriyel bir hastalıktır.
- Kalori alımı ve harcaması arasındaki dengesizlikten çok daha fazlasıdır.
- Vücutta kronik bir inflamasyon oluşur.
- Beyin, bağırsak, karaciğer ve pankreas arasındaki sinyal yolları bozulur.
- Kilo verme süreci yalnızca “irade” ile değil, bütüncül bir tıbbi yaklaşım ile başarılı olur.
Toplumsal Algı ve Gerçekler
Obez bireyler hâlâ sıkça “gerçekten istese zayıflayabilir” ya da “iradesiz” gibi önyargılarla karşılaşmaktadır. Oysa obezite, bireyin kontrolünü aşan nörohormonal değişimlerin etkili olduğu bir sağlık sorunudur. Bu nedenle, hem bireysel farkındalık hem de toplumsal bilinçlenme büyük önem taşır.
Obezite hastaları, toplum tarafından “gerçekten istese kilo verebilir” şeklinde damgalanabilmektedir. Dolayısıyla, toplumsal bilinç oluşturabilmek için obezitenin “irade yetersizliği” değil bir hastalık olduğunu önemle vurgulamak gerekmektedir.








